Takvimler
Zamanı ölçmek için hazırlanan çizelgelere takvim denir. Tarih bilimi için takvimin önemli bir yeri vardır. Tarihi olayların meydana geliş zamanına göre incelenebilmesi, olayların hangisinin önce, hangisinin sonra meydana geldiğinin öğrenilmesi, olayın meydana geldiği zamanın koşullarının ve olayların birbiri üzerindeki etkisinin açıklanması takvim bilimi yardımıyla yapılabilir.
İnsanlar günlük işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesi için takvimler yapmışlardır. Örneğin, Mısırlıların takvim yapmalarında Nil nehrinin taşması, ekim, dikim, ve hasat zamanlarının belirlenmesi etkili olmuştur.
Takvim zaman ölçüsü olarak Sümerlerden itibaren kullanılmıştır. Sümerler Ay yılı, Mısırlılar ise Güneş yılı esasına göre takvim yapmışlardır. Daha sonraki dönemlerde Romalılar, Yunanlılar, Babiller, Çinliler ve Hintliler takvimi kullanmıştır. Her ulus, kullandığı Takvime kendi hayatlarını etkileyen önemli olayları başlangıç olarak almıştır. Örneğin; Yunanlılar ilk olimpiyatları, Hristiyanlar Hz. İsa'nın doğumunu, Müslümanlar Hz. Muhammed (S.A.V)'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç olarak almışlardır.
Takvimler Güneş ve Ay'ın hareketlerine göre düzenlenmiştir.
Güneş Yılı: Dünyanın etrafında bir defa dönmesi sırasında geçen süreye bir Güneş yılı denir.
Ay Yılı: Ay'ın Dünya etrafında 12 defa dönmesi sırasında geçen süreye bir Ay yılıdenir. Ay yılına göre bir sene 354 gündür. Bu nedenle Ay yılı ile Güneş yılı arasında yıllık 11 günlük fark vardır.
Türklerin Kullandıkları Takvimler
12 Hayvanlı Türk Takvimi
Güneş yılı hesaplarına göre düzenlenen bu takvim Türkler tarafından yapılmış, İslamiyet'ten önce kurulan Türk devletleri tarafından kullanılmıştır. Bir yıl 365 gün 5 saattir. Yıllar sayı yerine hayvan isimleriyle anılmıştır. Türklerin bu takvimi yapmaları astronomi alanında ilerlediklerini göstermektedir.
Hicri Takvim
Ayın harekelerine göre hazırlanan bu takvimin başlangıç yılı Hz. Muhammed (S.A.V)'in Mekke'den Medine'ye hicret (göç) ettiği 622'dir. Türkler İslamiyet'e girdikten sonra bu takvimi kullanmaya başlamışlardır. Hicri takvim ülkemizde sadece dini ay ve günlerin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
Celali Takvim
Selçuklu gükümdarı Melikşah döneminde güneş yılı esasına göre yapılmıştır. Mali işlerde kullanılmak üzere hazırlanan bu takvimde Hicri 471, Miladi 1079 yılı Ramazan ayının 10. gününe rastlayan Nevruz hem yılbaşı, hem de yeni bir tarih başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
İran'dan etkilenilerek hazırlanan bu takvim iki toplum arasındaki mezhep farkından dolayı bir süre sonra terk edilmiştir.
Rumi Takvim
Osmanlı Devleti'nde XVII. yüzyılın ikinci yarısına kadar bütün resmi ve dini işler Hicri takvime göre düzenleniyordu. Ancak Ay yılı ile Güneş yılı arasındaki zaman farklılığından dolayı dış ticarette ve vergilerin toplanmasında bazı güçlükler yaşanmıştır. 1676 yılından itivaren takvimde yeni düzenlemeler yapılmaya başlanmış, 1739'da sadece mali işlerde kullanılan ve yılın başlangıcını Mart olarak kabul eden yeni bir sisteme geçilmiştir.
Osmanlı Devleti'nde Miladi 1839 yılında Rumi takvim yürürlüğe girmiştir. Bütün resmi ve mali işlemler buna göre yapılmaya başlanmış, Jülyen takvimi esas alınarak hazırlanan Rumi takvime başlangıç olarak Hicret (622) alınmıştır.
Miladi takvim ile Rumi takvim arasında 584 yıllık fark vardır. Cumhuriyet dönemi'nde Miladi takvimin kabul edilmesiyle 1926 yılından itibaren sadece bütçe işlerinde kullanılmaya başlanan takvim 1982'de mali yılbaşının 1 Ocak tarihine alınmasıyla tamamen kaldırılmıştır.
Miladi Takvim
Güneş yılı esasına göre düzenlenmiştir. İlk kez Mısırlılar tarafından kullanılan Güneş yılına dayalı takvim batıya geçmiş, Roma İmparatoru Sezar zamanında geliştirilerek Jülyen takvimi adıyla kullanılmaya başlanmıştır. 1582'de Papa XIII. Gregorius tarafından son düzenlemeler yapılmış ve takvime Gregoryen takvimi denilmiştir. Hz İsa'nın doğumu başlangıç yılı kabul edilmiştir. Türkiye 26 Aralık 1925 tarihinde Miladi takvimin kullanılmasına karar vermiş ve 1 Ocak 1926 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır.
Miladi takvimde Hz İsa'nın doğumu (0) kabul edilerek bundan öncesine Milattan Önce (MÖ), Hz. İsa'nın doğumundan sonrasına da Milattan Sonra (MS) denilmiştir. MÖ tarihleri takvimin başlangıcından geriye doğru gittikçe, MS tarihleri ise günümüze yaklaştıkça sayısal değer olarak artar.
Kaynak: Coşku Yayınları